Akşam güneşini üzerinde batırdığımız ufuk çizgimizi oluşturan iki arkadaş; gökyüzü ve deniz.
Önüne geçilemez hızla üreyen ve tüketen türümüzün sömürücü politikasının en büyük kurbanlarından ikisi.
Sesini dinlerken, kokusunu içimize çekerken bize “işte yaşıyorum” dedirten denizlerimizi hızla çöplüğe çeviriyoruz. Büyük sermayeler, dev firmalar ve fabrikalar… Bu para müritlerinin kirletici ve yok edici doğalarını sorgulamıyorum. Sorguladığım; kolunda sevdiği insanla dalga sesleri eşliğinde aşkını tazeleyen, ancak sonra, duygusal ortamın as elemanına silah çeken zihniyettekiler. Az önce size sunduğu güzelliklere cevap olarak ona bir şişe fırlatmak. Hayır, ihanet bile bu kadar alçakça olmamalı. Onu seyretmeye, sesini dinlemeye, kokusunu içine çekmeye yüzü olmalı insanın.
***
“Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi sualtı katı atık kirliliğine dikkat çekmek ve kamuoyunu bu konuda bilinçlendirmek üzere yola çıkmış tamamen bağımsız ve gönüllü bir oluşumdur. Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi‘ nin hedef kitlesi kurum ve kuruluşlar değil, direkt olarak toplumu oluşturan bireylerdir.”
Söz konusu oluşuma destek vermek için web sitesine başvurabilirsiniz.
9 Ekim 2009 Cuma
Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi
18:48
Ezgi
No comments
0 yorum:
Yorum Gönder