On dakika sonra Beşiktaş vapurundayım. Denizin rengi fırtınalı günlere has harkulade bir yeşillikte. Az sonra karışacağım kalabalıktan uzak, dingin ama müziksiz bir haldeyim.
Öğleni, öğleden sonrayı vs. geçelim. Ama akşam... Akşam dolmuş sırasına doğru yürüyorum. The Marmara'nın önünde gitar çalıp şarkı söyleyen biri duruyor. Çaldığı şarkı tanıdık: Gary Jules'ün Mad World'ü. Şarkıyı ince bir tondan söylüyor. Fırtına devam ediyor.
Dolmuş sırasında 20 dakika bekleyip trafiğe karışıyorum. Sol yanımda burnunu çeke çeke ağlayan bir kadın, sağ yanımda ders çalışmaktan yakınan bir öğrenci, önümde ise telefonda arkadaşı ile konuşan bir kız var. Radyoda Kral FM, Arabesk klasikleri çalıyor. Bilindik bir şarkının introsu giriyor. Sözleri başlayana kadar ne olduğunu hatırlayamıyorum. Nilüfer'in sesi arabesk tonunda "Ne olur söyleyin sevenler bana/Ayrılmak kanun mu ask kitabinda/ El ele tutusup gülmeden daha/ Terk etmek kanun mu ask kitabinda..." şarkıya girdiğinde kavrıyorum Aşk Kitabı olduğunu.
Kız yol boyunca telefonla konuşuyor. 9 dakikası 1 kontör olduğundan rahat. Sol tarafımdaki kadın etraftaki bu uğultu ve neşeden rahatsız, arada fısıldayarak küfür edip ağlıyor. Üzgün olduğunuzda dünyanın topu "laylaylom" gibi gelir ve kaderinize lanet edersiniz ya, işte öyle. Sağ yanımdaki öğrenci telefonla konuşan kızın kıkırdamalarından rahatsız olup içini çekiyor.
Eve gelip Youtube'u açıyor ve "Kadınlarla Arabesk Gecesi" yapıyorum. Sırasıyla;
Sevme Dediler Sevdim-Selma İstanbullu
Kendim Ettim, Kendim Buldum-Neşe Karaböcek
İsyan-Handan Kara (Youtube'da yok, kendi arşivimden)
0 yorum:
Yorum Gönder