Bilginin son derece hızlı bir biçimde yayıldığı dijital çağ, türlü nedenlerle basında yer alan haberlerle yetinemeyenlere içerik üretme olanağı sağladı. Ve insanların diledikleri konuda yazdıkları yazıları kolay kullanımlı bir web arayüzü ile yayınlayabilecekleri bloglar doğdu. Doğdu ve olan oldu! Son dönem moda trendlerinin ne olduğundan pırasa köftesi tarifine, pazarlama dünyasında fark yaratan fikirlerden Hindistan'ın el değmemiş köşelerine yapılan gezilere kadar geniş ölçekte pek çok yazıya tek tıkla ulaşabilir olduk. Kimi bloglar, rutin olarak takip ettiğimiz gazeteler gibi sabah kahvaltısının vazgeçilmezi oldu. Haberi geleneksel medyadan alıyor, ama yorumlarını bizler gibi hayatın içinden amatörlerden okumak istiyorduk. Önceleri kişisel öykülerle başlayan bu serüven büyüdü ve bloglar geleneksel medyanın kayıtsız kalamadığı ve giderek gelişen bir haber kaynağına dönüştü.
Bugün Türkiye'de blog yayıncılığı büyük ölçüde ilgi alanları üzerinden ilerlese de, dünyada bloglar politik tartışma ortamı yaratıyor, gazetelere ve televizyonlara sığmayan haberleri kitlelere yayıyor, sivil inisiyatifin ve aktivistlerin hiçbir engele çarpmadan kendisini duyurmasına olanak sağlıyor ve fikir üretimini hareketlendiriyor. Bütün bunlar medyanın da dikkatini çekmekte gecikmedi. Bugün gazeteler internet sayfalarında okuyucularının kendilerine ait sayfalarda diledikleri konuda yorum yapmalarını teşvik ediyor. Gazete ve dergi sayfalarında blogların tanıtımları yapılıyor. Yayınlanan haberlerde sosyal medyanın etkisi gittikçe daha fazla hissediliyor. Röportajlara 'Kendinizi Twitter usulü 140 kelimeyle nasıl tanımlarsınız?' gibi soruların eklenmesi, yeni medyanın iyi ya da kötü fenomenler yaratması, içeriği güçlü bir blogun önemli etkinliklerde gazetecilerle birlikte boy göstermesi rüzgarın sosyal medya tarafından esişini en güzel anlatan örnekler.
Ben dünyada ve Türkiye'de haber alma alışkanlıklarından tutun da, kitle iletişimine kadar pek çok konuyu etkileyen, hatta değiştiren blog olgusunu yakından takip ediyor ve belli konulara odaklanmış, düzenli ve kaliteli içerik üreten blogların düşünce üretiminde ve kültür hareketlerinin oluşumunda etkili olacağına inanıyorum. 2006 yılında Alternatif-İstanbul'u kurarken amacım, o dönemde fazla örneği görülmeyen bir şehir blogu yaratarak şehirde olup biten kültür sanat olaylarını kendi üslubum ve yorumlarımla aktarabilmekti. O günden bugüne bloglar çeşitlendi, kaliteleri arttı. Her zaman blog okumayı çok severdim, ama son zamanlarda gazete okumadan önce readerımdaki blogların güncellemelerine göz atar oldum. Pek çok blogda gazetelerin özenle hazırlandığını bildiğim eklerinden çok daha kaliteli içeriğe ulaştım.
Bloglarda üretilen kaliteli içeriği önemsediğim için gazeteci Zeynep Atikkan ve akademisyen Aslı Tunç tarafından yazılan Blogdan Al Haberi kitabını çıkar çıkmaz hemen okumak istedim. Bir blog yazarı olarak şüphesiz ki, Türkiye'de bloglar âlemi ve dijital çağın bireye ve yurttaşa sunduğu yeni olanaklar konusunda kaleme alınmış bir eserden çok şey öğrenebilirdim. Kitabı okudukça blogların ve sosyal medyanın yarattığı toplumsal değişimi çok daha net bir şekilde algıladım. Blogların kitlelerarası iletişimde tsunami boyutunda dev dalgalanmalar yarattığını biliyordum, ama Blogdan Al Haberi sayesinde bu dalgalanmayı yaratanların öykülerini de öğrenmiş oldum. Kitap, dünyadaki politik içerikli blogların hiyerarşi baskısından uzak, son dakika değişikliklerden bağımsız ve editöryal müdahaleler olmadan yaptıkları yayınlarla nasıl birer fikir platformu hâline geldiklerine de yer veriyor. Geleneksel medyanın yanında yükselen blogosferi anlayabilmek, blogların haber üretim biçimlerini nasıl manipüle ettiğini algılayabilmek ve geleceğin medyasının nasıl şekillendiğini görebilmek adına Blogdan Al Haberi muhakkak okunması gereken, iyi derlenmiş bir araştırma.
Blogdan Al Haberi, Aslı Tunç ve Zeynep Atikkan, YKY, Mart 2011, 236 s.
Blogların, geleneksel gazeteciliğin yanında giderek yükseldiği bir gerçek, ancak gelenekselin Demokles Kılıcı olan sansür mekanizması blogları hedef almakta gecikmedi. Mahkeme kararıyla 20 gündür ulaşılamayan blogları etkileyen sansür kararı yine mahkeme kararıyla kaldırıldı, ancak erişim hâlâ sıkıntılı. Birileri parmağını düğmeden çekmemiş olacak ki, bu yazıyı yazmak için blogumun kontrol paneline zor girmem yetmiyormuş gibi, yazıyı yayınlayabilmem de epey zamanımı aldı çünkü 'yayınla' tuşuna basmamla kırmızı ve sevimsiz 'bu bloga erişim engellenmiştir' yazısı çıktı. Beş dakika sonra sayfayı yenilediğimde panele yeniden ulaşabildim. Tekrar sayfayı yenilediğimde yine kırmızı yazı çıktı. Sonra bir daha açıldı. İronik, değil mi?
0 yorum:
Yorum Gönder