26 Eylül 2010 Pazar

Konser Bülbüllerine Sözler ve Çekirdekler Hazırladım


Konser salonlarında ellerinde türlü modelden akıllı telefon, bir köşede pıt pıt mesaj çekenler artık eskisi gibi arkadaşa, sevgiliye, anneye, ablaya kısa mesaj atıp bir eğlendiğini, bir eğlendiğini muştulamıyor artık. Bu işler de form değiştirdi. Artık sahneye doğrultulmuş telefon ve fotoğraf makinalarından müzisyenleri zor görüyoruz. Sosyal ağlara bağlanıp konserde olup biteni canlı canlı duyurma derdinde olanlar, müziğe kulak verenlerden fazla. Sıradaki şarkı, gitaristin gömleğinin rengi, solistin ağzından çıkan laf anında bilgisayar ekranımızda. Gözlerini telefonlarından ayıramaz haldeyken, hangi arada konserin keyfini çıkarıp eğleniyorlar, orası muamma. Ama sürekli aynı cümle bozuk plak gibi tekrarda; ah bir eğlendik, bir eğlendik, sorma Mualla!


Klasik müzik konserleri yahut tiyatrolarda olduğu üzere 'sayın dinleyici, lütfen telefonunu sessize al' uyarısının yanına 've ayrıca etrafındakinin asabını bozacak biçimde sosyal medyaya haber uçurma' diye eklemeliler belki. Bunu faşistçe filan bulabilenler olabilir. Ben onlardan değilim. Bir konser izlerken, sahneye odaklanmışken, müziğe dalmışken patlayan flaştan, biteviye pıt pıt sesinden, sağımdaki, solumdaki, önümdeki, arkamdakilerin sürekli kıpırdanmasından rahatsızım. Konserde konuşanlar mevzusu zaten Babylon'un Tindersticks konserinden sonra koyduğu tavrın ardından daha görünür halde tartışılmakta.


Bu gece saatler 21:30'u gösterdiğinde Salon İKSV'de güzel bir konser dinleyemeye başlayacağız: Medeski, Martin & Wood. Konserde vır vır konuşanlar için yazdan karpuz, kayısı ve şeftali gibi envai çeşit meyvenin çekirdeğini biriktirmiştim. 30 cm. uzunluğunda plastik borum da var. Yani güzelim caz nağmeleriyle İstanbul ortasında New York'ta bir caz kulübü hissiyatına girmemize engel olmaya cüret edenlerin şirretliğimin tadına bakacağını söylememe gerek yok sanırım. (vay vay vay!)


Mühimmatı kullanıp kullanmadığımı takip eden günlerde öğrenebilirsiniz. Eğer sesim çıkmazsa, hatırlı okuyucular birer kitapla ziyaretime gelirlerse sevinirim. Ben bu sırada 'Hapishanelere Güneş Doğmuyor' adlı acıklı türküyü repertuarıma almakla meşgul olacağım.


Ama baştan söyleyeyim, avukatım gelmeden asla konuşmam.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons