Gelgelelim, böyle güzel mekanlarda nefis müziklerden dinlerken bile hala dedikodu peşinde koşmak, gülme volümünü bir türlü ayarlayamamak ve içilen bira şişesinin boşunu şıngırdata şıngırdata sahnenin kenarına bırakma huyumuz daim. Biliyorum ki, hiç bir devrim hemen gerçekleşmedi, ama müziğini doğru yer, doğru zaman ve doğru insanlarla dinlemeyi talep eden dinleyiciler çoğaldıkça bütün bunlar tarihe karışacak.
İşte o zamana kadar belki konser esnasında çenesini kısamayanlar yüzünden çok şarkı yarıda kesilecek, çok müzisyen darılıp sahneden inecek ve dinleyici arasında çok tartışmalar yaşanacak. Ne de olsa hiçbir devrim kansız olmadı. Bu haklı mücadele sonunda kaç kişi birbirinin kalbini kırar, deneyimleyip göreceğiz. Gönül, kırılması gereken kalplerin kırılıp, konsere hava atmak için giden, pahalı içkiler satın alabildiğini göstererek güç gösterisi yapan, yanındaki kadına hava atmak için müziği dinlermiş gibi davranan ve sahne yerine dinleyiciler arasındaki kızları süzüp yalnızlığına çare bulmayı güdümlenenlerin artık bütün bunlara cüret edemeyecek hale gelmesini ister.
Dilerseniz ben daha fazla olayı İspanyol İç Savaşı, Fransız Devrimi yahut Bolşevik Devrimi gibi tarihin bilindik sularına çekmeden bugünün gündemini açıklayayım; Linda'yla beni Suadiye'den başlayacak ve Hasköy'de sona erecek zorlu bir rota beklemekte. Biz bu zorlu parkuru Süper Mario gibi koşturarak tamamlamaya çalışırken, müzikçalarda Kool & The Gang dönecek, çantaya Sahaf Festivali'nin (yeri gelmişken 3 Ekim'e kadar uzatıldığını müjdeleyelim) tezgahlarından eşelenerek bulunan Füruzan'ın 'Kuşatma'sı atılacak ve günün daha başka ne getireceğine bakılacak. Biz akşamın devamını Designweek için Eski Şapka Fabrikası'nda getireceğiz, ama siz Küçükçiftlik Park'ta Archive dinleyebilir, ambient denen türe ev dışında bir yerde katlanabiliyorsanız ve değişik bir caz tınısı arıyorsanız Babylon'da Nils Petter Molvaer konserinde soluğu alabilirsiniz.
Yahut önce Archive dinler, devamında Babylon havası koklarsınız, genç insanın hali bir başka olur tabi.