Televizyon haftasonundan haftasonuna, o da haber bültenleri için izlenince, insanda haftaya olumlu başlayacak hal kalmıyor. Cumartesi akşamı, istisnasız bütün kanallardaki haber bültenlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Amerika’dan satın alacağı 100 adet savaş uçağına geniş yer ayrılmıştı. Silah tüccarlarının reklam filminden farksız sunulan haberde mevzu bahis uçakların kaç ton silah taşıdığından ve tahrip gücünden uzun uzadıya bahsediliyor ve Amerika ortaklığının altı kalın çizgilerle çiziliyordu.
Fikri Sağlar’ın 2 Kasım tarihinde Aselsan’da görev yapan ve intihar ettikleri söylenen 3 mühendis hakkında kaleme almış olduğu makale geldi aklıma: ”Altıntaş diyor ki; Bu mühendisler ölümü istemedi, öldürüldü!.. Çünkü; ASELSAN mühendislerinin, "uçak tanıma sistemlerinin" MİLLİLEŞTİRİLMESİ konusundaki başarısından sonra, benzer bir başarıyı bu ABD güdümlü "elektronik sistemleri kontrol dışı bırakan uydu müdahalesini bertaraf edecek" yeni elektronik sistemleri nde de geliştirmiş olmaları. Böylece silahlı gücümüzün dış müdahalelerden uzak olması için çalışıyorlardı.
İşin daha da tuhaf tarafı, hiç kimsenin ama hiç kimsenin “barış” sözcüğünü ağzına almıyor oluşu. Varsa yoksa silahlar, bombalar, operasyonlar ve sonunda da kahramanlık destanları. Oturdukları sıcak ve rahat evlerden herkes kahraman Mehmetçik’i sınırların ötesine operasyonlara yolluyor ve cenazeleri dönünce ağıtlar yakan analardan “vatan sağolsun” demeleri isteniyor. İyi de silah tüccarlarına kaç evladını daha kurban edecek bu ülke?
Yine de medyanın hakkını yemeyelim, barış sözcüğünü en sonunda bir haberde cümle içinde kullandılar: “Bülent Ersoy, kocası Armağan’la barıştı ve kutlamak için 600 şişe şampanya patlattı.”
0 yorum:
Yorum Gönder