İstanbul tarihinin ilk moda günleri dün (cumartesi) Hakan Yıldırım'ın defilesi ardından gerçekleşen kapanış partisiyle son buldu.Perşembe günü başlayan ve toplamda 3 gün süren moda günleri yaklaşık 10bin modaseveri İTÜ Taşkışla kampüsünde bir araya getirdi. Bu mekanın neden seçildiğini bilemiyorum ancak, ilk kez gerçekleştirilen bu sebeple sınırlı sayıda tasarımcının (11) ve markanın (13) katıldığı etkinlikte kreasyonları rahatça incelemek adına iyi bir seçim olduğunu söyleyebilirim. (Her ne kadar iç ışıklandırma yetersiz kalksa da) Zaten binanın tarihi dokusu, ayrıca o enfes avlusuyla ziyaretçilerden tam not aldığını kulaklarımla duydum.
Defilelerden yalnızca iki tanesini izleyebildim (Bahar Korçan ve Özlem Süer) ama 2009-2010 sonbahar kış kreasyonuna ilişkin az çok fikrim oldu diyebilirim. Renk kullanımı malesef az, siyah ve beyazın tonları sonbahar ve kışın vazgeçilmezi her zamanki gibi ancak illa renk diyorsanız aralara pembeler serpiştirmek mümkün (aklınızda bulunsun diye söylüyorum)..
Tasarımcılar arasında favorim en eğlenceli ve renkli modellere sahip olan Günseli Türkay oldu.
Yerli yabancı bir çok basın mensubunun da takibe aldığı bu etkinliklerde söylendiğine göre 2 milyon doların üzerinde bir ekonomik değer yaratılmış. Şu kriz günlerinde moda sektörünün biraz yüzü gülmüş olsa gerek.
Moda günlerinin bundan sonra Londra, Newyork, Paris, Milano vb. moda başkentlerinde olduğu gibi yılda iki kez yapılacağı da konuşulan konular arasındaydı. Ancak saydığım bu şehirler arasında İstanbul'un konumu ne olur emin değilim. Arzu Kaprol'ün dediğine göre İstanbul diğer şehirlerden önce bu günlere ev sahipliği yapacağından moda otoritelerinin gözlerini ilk çevireceği kent olacakmış. Hadi bakalım..
Moda günlerinden aklımda kalan kimi ıvır zıvır şeyleri de paylaşayım istiyorum burada hazır başlamışken. Aslında Ezgi'yle Bahar Korçan defilesi ardından bir video çekmiştik ancak, henüz yayın aşamasına getirecek durumda değiliz. Ayrıca kameranın insanı olduğundan şişman göstermesi gerçeği sebebiyle kamera karşısına çıkmama kararı da aldığımı belirtmeliyim.
Etkinliğin son günü, yani cumartesi, cuma gününe oranla çok daha renkli ve hareketliydi.
Etkinlik kapsamında ilk dikkatimi çeken husus, ortamdaki insanların çoğunlukla kadınlardan ve feminen erkekleden -gay olup olmadıklarını kestiremeyebiliyorsunuz- olmasıydı. Homofobik değilim kesinlikle, ancak yine de bu konunun üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Erkekler maskülen doğalarını modaya ilgi duyunca kaybedebiliyorlar mı, yoksa modayla zaten feminen eğilimli erkekler mi ilgileniyor, çözemedim..
Giyim kuşam açısından inceleyecek olursak, genç yaşlı herkesin ayağında gladyatör sandaletler ya da kışın giydiğimz çizmelerden olduğunu gördüm. Çok komik çünkü gerçekten ne rahat görünüyorlar ne de şık. Delinin biri kuyuya taş atmış misali tüm dünya bunları giydi bu yaz. Eminim bundan 10 sene sonra bu günlerin moda dergilerine baktıklarında, bizim şimdi 80lere bakıp vatka, permalı saç ve krepe üçlüsüne kahkahalarla güldüğümüz gibi gülecekler.
Bir diğer dikkat çeken husus ise bitmek tükenmek bilmeyen tayt modası. Geçtiğimiz seneden bu yana bir türlü eskimedi, eskitilemedi. Meğersem ne çok özlemişiz tayt giymeyi. Desenli ya da tek renk farketmez, vücudunuz bir model gibi değilse öyle kısa bir üstle (top) giyilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi tam bir görüntü kirliliği..
Modayı nasıl tanımlarsak tanımlayalım farklı ve aykırı görünen herkesi modayla ilgili alakalı sanıyoruz. Moda eğer sürekli yenilik farklılık getirebilseydi, anne ve anneannelerimizin giydiği şeyleri önümüze ısıtıp ısıtıp koymazlardı sanki.
Kendimize özgü birşeyler yapamıyoruz malesef, gençlerimiz ya Camden Town - Bricklane gençliğine özeniyor ya da Kate Moss'a(İngiliz modasını daha yakından takip ettiğimden mütevellit bu örnekleri veriyorum). Farklılığın tektipleşmeye ışık hızıyla dönüştüğü şu günlerde özgün bir şeyler yapan insan sayısı bir elin parmağını geçemiyor.
Moda benim gözümde "yenilikçilik" kavramıyla yakından ilintili. Ama elbette bu da yenilikçi olacağım diye absürd görünmeyi beraberinde getirmemeli.
Kısacası aykırı olmak adına çirkin ve gülünç görünmeyi göze almak moda kesinlikle olmamalı !
Velhasılı kelam İstanbul moda günleri büyük tantana ardından sona erdi. Etkinliklere bakış açım son dönemde, katılımcılara verilen bez çantaların tasarımı ve kalitesiyle yakından ilintili. Malesef bir moda etkinliğinde çok daha orijinal tasarımlı bir çanta görmek isterdim, çok özensiz duruyor ama yine de koleksiyonumdaki yerini alacak.Darısı daha renkli, eğlenceli etkinliklerin başına..Daha fazla fotoğraf için doğru adres burası..