23 Kasım 2008 Pazar

Ayrılalım ama...


İzleyenler ıssız olanın adam mı, yoksa Ada mı olduğunu tartışadursun, ben bu filmin senaristi olsam haddinden fazla teatral bulduğum "ben senden ayrılmak istiyorum Ada..." sahnesinde kıza "tamam ayrılalım, ama annenin pişirip dolaba bıraktığı bir tencere dolma bende kalacak." şeklinde şık bir replik yazardım. Bir de kokorecin içine balsamik sirke kattığını, böylece daha lezzetli olduğunu anlatan Alper'e "füzyon da bir yere kadar Alper evladım, balsamikli kokoreçle modernitenin bokunu çıkarmaya lüzum yok hani..." dedirtirdim.


Bütün bunlar bir yana, Semiramis Pekkan'ın "Bana Yalan Söylediler" şarkısını duymak ne iyi geldi bana... Sinemadan çıktığımda kulaklığı takıp Handan Kara dinledim ve sırılsıklam bir halde bulabildiğim ilk taksiye kendimi attım. Sıkışık trafikte taksi şoförü Bülent Ersoy'un makam şoförü olduğunu, arkadaşına yardım olsun diye taksiyi bugünlük kullandığını, lodos fırtınası ve yağmurdan dolayı sahil yolunun deniz suyuyla dolduğunu, Karaköy iskelesinin de yıkıldığını, ama hiç merak etmememi, beni ünlü bir restaurantın da bulunduğu ara caddeden şıp diye evime götüreceğini ve yüzümün pek sevimli olduğunu söyledi. Bir gün önce de bindiğim takside şoför mandalina ikram etmiş, almadım diye bozuk atmıştı. Bense geçirdiğim lanet günün ve sersemletici rüzgarın etkisiyle turuncu battaniyemden başka birşey düşünemeyecek haldeydim. İflah olmaz/olmayacak bir Linus Van Pelt vakasıyım sanırım.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons