15 Mayıs 2008 Perşembe

Asıl Başbelası...



Anadolu Ajansı kaynaklı bir haber, atmosferdeki sera gazlarının son 800.000 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını belirten araştırmaları işaret ediyor. Atmosferdeki sera gazlarının %30'u ise karayolu taşıtları tarafından salınıyor.



Yukarıdaki haberi gördükten sonra geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen F1 organizasyonu hakkında okuduklarım aklıma geldi. F1 Türkiye'nin tanıtımı ve pazarlanması açısından önemli bir organizasyon olarak görüldüğünden hakkında olumsuz konuşmak neredeyse vatan hainliğiyle eş değer tutuluyor. İşin şaşalı ambalajını kaldırdığınızda ise İstanbul'un elinde kalmış birkaç su havzasından biri olan Ömerli'nin F1 pisti inşa etmek için katledildiği gerçeği ortaya çıkıyor. Alınan bu kararın yalnızca bu bölgeye özgü endemik türleri yok edileceği uzmanlar tarafından hazırlanan raporlarda belirtilse de bu veriler günkurtarma derdindeki yetkililer tarafından gözardı ediliyor ve su havzasından bozma F1 pistimiz allanıp pullanarak dedikodu programlarının gediklisi ünlülerimizin boy göstermek için yarıştıkları bir podyum, ana haber bültenlerine iyi bir malzeme ya da çevrede yaşayanların 3-5 kuruş kazanacağı bir gelir kapısı olarak hizmete giriveriyor.


Peki ya sonra? Doğal yaşam alanının tam ortasına kurdukları F1 pistine tavşanlar ve sokak köpekleri fırlıyor diye birilerinin aklı gidiyor. Kimse canlıların yaşam alanlarının gaspedildiği gerçeğin umursamıyor ve piste fırlayan aptal sokak köpeğinin FIA adlı kuruluşa rapor edileceğinin derdine düşüyor. Piste çıkan köpeğin giden canı için değil, F1 arabasının parçalanmış ön süspansiyonu için ağlaşılıyor. Nasıl ki Pippa'ya tecavüz edildikten sonra dökülen timsah gözyaşları ile birlikte imaj cilalama ve kıç kurtarma derdine düşüldüyse, aynı aymazlık ve iki yüzlülükle saatte bilmemkaç kilometre giden metal yığınlarının altında parça pinçik olan canlılardan değil, kızgın F1 pilotlarından özürler dileniyor. Nasıl haber yaptıklarını artık anlamakta zorluk çektiğim komedya, attığı tahrik edici ve duyarsız başlıklarla sokakta yaşayan canlıların ölüm fermanını imzalayacak olanlar için dayanak oluyor. Neyse ki doğa neyin gerçek baş belası, neyin gerçekten gerekli olduğunu pekala ayırt ediyor. Tarih doğal kaynaklarını yokeden her toplum için hazırladığı sonu tekerrür ettirmeye hazırlanıyor ve bunun sinyallerini artık gizliden gizliye değil, borazan çala çala veriyor. Anlayana tabi.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons