29 Ekim 2010 Cuma

Yediğimiz Kazıkların 'Şerefine'

Etcétera... / Errörist Kabare

Aslında bu yazıya boğazınıza düşkünseniz, Artun Ünsal'in 'Benim Lokantalarım' kitabını alıp okuyun diye başlayabilirdim. Yine başlayabilirim aslında. Ama Ünsal'ın İstanbul meyhanelerini anlattığı sayfaları hızla geçmenizi önererek. Çünkü, muhtemelen haberiniz vardır, evvelsi gece alkollü içkilere yüzde 30'u bulan oranda apar topar zam yapıldı. Bu acı kazığın ardından, ekabir insanların bir araya gelip demini aldığı çilingir sofralarının assolisti rakının 70'lik şişesinin 35 TL gibi dudak uçuklatıcı bir fiyata satılabileceği söyleniyor. Ki bu tekel bayisinden evinizde içmek için aldığınız rakıya ödeyeceğiniz fiyat. Mekanların menüsüne yansıyacak rakamı düşünmek bile istemiyorum.



Tabi hikmetinden sual olunmaz devletlilerimiz, kimi alkol düşkünü vatandaşlarımızın serzenişlerine cevap vermekte gecikmedi ve zammı halkın sırtına bir vergi daha yüklemek adına değil, sağlığını düşündüğümüz için yaptık açıklamasını yetiştirdi. Zamanlamasına, mantığına kurban olduğumun otoritesi. Ben mesela, daha sosyal içerikli bir açıklamanın gelmesini ve 'içkinin bütün kötülüklerin anası' olduğunu söylemelerini filan da bekledim. Naçizane. Sokaktaki vatandaşın kimisinde vuku bulan 'içip içip zıvıtıyorlar' tarzındaki bakışın resmileşmesi kimilerini ziyadesiyle rahatlatabilirdi. Aile içi şiddetin yıllardır devletin bizzat kendi görevlileri tarafından görülmediği/duyulmadığı, komşularca ancak dedikodu malzemesi yapıldığı bir ülkede bir takım zayıf karakterli mahlukatların içkiyi kaçırıp beraber yaşadığı insanlara hayata zehir etmelerini kendilerine dert ediniyor gibi gözükmek iyi olurdu. Bu göz yaşartıcı hassasiyet içlere su serpebilir, yüce devlet vatandaşının hem ruh, hem de beden sağlığını koruyor denebilirdi. İnanan inanırdı, gözlerini kapatır, vazifesini yapar, rahatını bozmazdı.



Bozmazdı ama içki kadar kötülüklerin anası olmayan toplu ulaşıma da aynı gün yüzde 10 zam gelince kafalar karıştı. Acaba devlet toplu taşımaya da halk sağlığı için zam yapmıştı? Devlet, fazla motorlu taşıt kullanılmamasından, herkesin yürüyerek işe-eve gitmesinden mi yanaydı? Eğer böyleyse, memlekette tek bir bisiklet yolu bırakmamanın, kaldırımların arabalarca işgaline göz yummanın, özel araçlarına bağımlı bir toplum yaratıılmasının sorumlusu kimdi? Dış mihraklar mı?


Güzide memleketimizin etrafını sarmış tüm komşular içinde alkollü içkiye en yüksek parayı ödemek, Avrupa'nın en yüksek iletişen ulusu olmak, Avrupa'nın internete en pahalı bağlanan ülkesi olup bunu da sansürün elverdiğince yapabilmek ve en temel haklardan biri olan ulaşım hakkını zar zor elde edebilmek gibi kazıkları içine sindirebilen varsa bir kadeh de gelecekte bir tarafımıza girecek olanların şerefine kadeh kaldırabilir. Olayın sağlıkla, içkinin toplumsal yaşama etkileriyle ya da diğer bahanelerle hiç bir alakası olmadığını bilenlere de çıldırmamayı başarabilmek düşer.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons