Yedi gün boyunca sürecek bir 'Kitap Fuarı Çelişkisi' ile daha karşı karşıyayız sayın okuyucular. Çelişki, diyorum zira kiminle konuşsam -Avcılar-Beylikdüzü civarında ikamet edenler hariç- Kitap Fuarı'na ulaşmak için katedilen uzaklığı mevzu bahis ediyor. Evet, Tepebaşı'ndayken ne kadar güzeldi, hepimiz ne kadar mutluyduk, kitabımızı alır, çayımızı söyler, denize baka baka hem çayı, hem kitabı yudum yudum içerdik. Bu doğru. Şimdi saatlerimizin yollarda heba olarak geçtiği de doğru. Ama kimi kişilerde gözlemlediğim ve 'Bahçelievler civarından sonrasına Anadolu'nun hiç gitmediği uzak köyü muamelesi yapma sendromu' adını verdiğim eda ve haller yetersiz geliyor. Şehir ne yazık ki 50 yıla yakın bir süredir kenarında köşesinde ne var ne yok yutarak genişliyor. Haliyle, şehirde Beyoğlu, Şişli, Kadıköy ve Üsküdar'dan başka yerleşim yerlerinin oluşması doğal. Kültürel etkinlikler de ille hepimizin düzayak olarak kabul ettiği o tarihi üçgende yapılacak değil sadece. O nedenle, hani senede bir ya da iki defa her zaman gittiğimiz yerlerin uzağına giderken eski günleri hasretle anmanın ötesine geçip, bunu sürekli memnuniyetsizlik haline çevirmek doğru değil. Doğru olan, fuarın şehir içinde olmasını talep etmek, ama bunu tek sorun olarak görmemek gibi geliyor.
'Kitabın bu kadar az okunduğu bir memlekette kitap fuarını şehir merkezinden bu kadar uzakta yapmanın yayıncılar, yazarlar ve okurlar açısından avantajı ve dezavantajı nedir, ne değildir'i oturup tartışabiliriz. Bizi bir yere götürecek bakış açısı budur. Hatta belki bir sonraki kitap fuarında akıl edilir de bu konunun tartışılacağı bir konferans yapılır. Sonunda da bir rapor yayınlanarak görüşler duyurulur. Yalnızca mesafeye odaklanılıp, Beylikdüzü ve çevresi cüzzamlılar kampıymış gibi davranılması ve diğer konuların gözardı edilmesi bizi ne bir yere götürür, ne de Kitap Fuarı'nı oturduğumuz mahalleye yaklaştırır.
Mesafe konusunu kafanızda çözebildiyseniz eğer, Kitap Fuarı'nda bir okuyucu olarak ilginç keşifler bulmanız mümkün. İspanyol edebiyatı ile haşır neşirseniz eğer, bu senenin onur konuğunun İspanya olduğunu bilmenizde fayda var. Fuarın konuğu olacak yazarlar arasında; İspanyol edebiyatının en gözde yazarlarından biri olan Julio Llamazares, İspanya'nın en prestijli ödülü Planeta'yı kazanan Soledad Puertolas ve kitabında göç eden ve büyük sıkıntılar yaşayan kadınları anlattığı romanıyla Planeta Ödülü'nü kazanan yazar Angeles Caso bulunuyor.
Gidenlerden aldığımız duyumlar, fuarda bu sene özellikle çizgi roman meraklılarını cezbedecek detaylar olduğu, fuarın onur yazarının Prof. Doğan Kuban, temasının ise 'İstanbul'u Yazmak' olarak belirlendiği, kenarda köşede de olsa iyi kitaplar yayınlayıp ayakta kalmaya çabalayan ufak yayınevlerini aynı çatı altında görmenin fuarın avantajlarından biri olduğu yönünde.
TÜYAP Kitap Fuarı'nı Mesafeden Bağımsız Eleştirmek;
- Fuarın Türkçe websitesinde paragrafların tekrar edilmesi ve yazım hataları (bknz.Konuk Ülke Bilgileri sayfası),
- Websitesinin genel olarak özensiz hazırlandığı izlenimi,
- Kimi yayınevlerinin standlarının kendilerine bildirilmeden değiştirildiği duyumu,
- Ve gidip gördükten sonra eklenecekler...