Cumhuriyetin 85. yılı. Kanalın biri dansöz oynatarak Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, bir başkası Tuğba Ekinci’nin Kondom şarkısına bayrak sallatıyor.
Yapış yapış bir vıcıklık, kaskatı bir çamur zift gibi kaplıyor günü.
Gazetelere gömülüyorum.
Adli Tıp, 14 yaşındaki kızı annesinin de icazetiyle okşayıp öpen Üzmez’i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktıracak bir rapor hazırlıyor. Gerekçe, Üzmez ile çocuk kapatmasının arasındaki ilişkinin alan razı satan razı tabir edilen cinsten olması ve çocuk kapatmanın psikojojisinin aslında sanıldığı kadar vahim bulunmaması. Durum böyleyken, kendi bedeninin hakkını koruma gibi bir derdi olmayanların, çocuğunu becerenlerden aldığı 3-5 kuruşla, kıçı kırık dört duvarla sesini kesip oturan ana-babaların hakkını Türk Hukuku koruyacak değil. Üzmez paşa paşa salınıyor. 2 gündür TV'den TV'ye koşup adetten kesilenlerin kadın yapılabileceğini(!) buyuruyor. Davadan da beraati yakındır muhtemelen.
Bu "kadın yapma" mevzusu da ayrı bir vaka hani. Çocuklara seri tecavüzden yakalanan ve tenor olup da nasıl bu haltları karıştırabileceği üzerinde günlerce kafa yorulan vatandaş da "nasılsa kadın olacaklardı." diye buyurmuştu hatırlarsanız. "Kadın yapmak", kadının üzerine abanıp ne halt yemeğe orada olduğunu bir türlü anlamadığım lanet olası bir zarı yırtmak demek. "Kadın olmak" ise bu kokuşmuş beyinlerin arasında yapayalnız varolmaya çalışmak demek. Öyle ki kıçınıza geçirdiğiniz alelade bir kot pantolonla bile sizi örseleyip gururunuzu alaşağı ediyorlar. Tecavüz davaları kadının kot pantolon giydiği gerekçesi ile tecavüzcünün aklanmasıyla sonuçlanıyor. Bu kot pantolon denen şey, Amerika’nın şalvarı olduğu kadar, kadın kısmının da bekaret kemeri anlaşılan.
Dijitürk adlı yayın platfomu, lig maçlarının izinsiz yayınlandığı gerekesi ile ilgili siteye bir dava açıyor ve hikmetinden sual olunmaz yüce mahkeme onbinlerce websitesine altyapı sağlayan Blogger’ı 4 gün boyunca engelliyor. Ulaştırma Bakanı Yıldırım, mahkemeler bu konuda ihtisaslaşmamış olduğundan bu sorunları yaşamaktayız diye açıklama yapıyor. Yani, bilgi edinme hakkı ya da haber alma özgürlüğüne kasıt olduğu gibi savlar yalnızca devletini milletini sevmeyen bir kısım şahsın münferit ve hezeyanlı fikirleri.
Onun dışında Ergenekon, kriz, savaş…
Tuğba Ekinci haklı galiba, hepimize birer kondom ki artık üremeyelim.
Çoktan üremiş ve de üretilmiş olan biz gibiler de toplaşıp bütün bu şükela ortamda Boğaz kıyısında havai fişek gösterisi seyredip Bağımsız(!) Cumhuriyet’in 85. yılını coşku ile kutlayalım, Çankaya'da verilecek resepsiyonda kim ne renk smokin giyecek onu tartışıp duralım. Bu arada yıllar yılları kovalasın, Cumhuriyet 100 yaşına bassın ama ülke 10. Yıl Marşı'ndan bir adım daha ilerleyememiş olsun. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet nasıl yaşar? Bu denli yıpranmış, temellerinden çürümüş ve geri kalmış bir ülke olarak mı yoksa içi boş sayılara takılıp kalarak mı?