Sanırım 12 Nisan haftasıydı. Faranjitim ve geçirdiğim ağır grip nedeni ile evde yatalak durumdaydım. TV'de zap yaparken "Sabahların Sultanı Seda Sayan" ın programına denk geldim. Kadırgalı Bacımız, Sulukuleli kardeşlerini stüdyosunda ağırlıyordu. Eskiden orada yaşayan, ama kentsel dön(üştür)me projesi nedeni ile Gaziosmapaşa'nın kıyısında bucağındaki Taşoluk'ta yaşamaya mahkum edilen kişiler dertlerini anlatmaktaydı: Hastanesi bulunmayan, halkın hastalandığında başvuracağı tek yer haftasonları kapalı bir sağlık ocağı olan ücra bir yer , aidatı daire sakinlerinin gelirleri ile karşılanamayacak kadar fazla olan siteler ve mahalle kültürüne alışkın Sulukuleliler'in katlanamayacağı kadar betonlaşmış bir yaşam biçimi. Programa telefonla bağlanan Fatih Belediye Başkanı ise makamının getirdiği PR ve de yapay bir sakinlik ile Sulukule sürgünlerinin iddialarına şöyle yanıt vermişti: "Sulukule, çökmekte olan, mezbelelik bir yerden seçkin ve örnek bir projeye dönüşecek. Oradaki teneke evleri, tekinsiz mahalleleri ve çoktan eskimiş eğlence kültürünü romantize etmek yetersiz bir anlayış."
Uzun sözün kısası, teneke evlerden beton yığınlarına dönüşen Sulukule'de çingene vatandaşların kentin uzak noktalarına itilmeleri ile başlayan süreç, Allah Kurtarsın Partisi (AKP) yandaşlarınca şimdiden kapışılan betonların dikilmesi ile sürüyor. Darbukalar susuyor, akıllarda Sulukule yıkımının marşı niteliğindeki şu sözler kalıyor: "Rak rak raki / Yaktın bizi TOKİ / Evimden ayırdın / Yuvamdan ayırdın / Yıktın bizi TOKİ / Rak rak raki /Yaktın bizi TOKİ / Karıdan ayırdın / Mahallemden kopardın / Vicdansız TOKİ..."
Hafriyat Karaköy, 6-31 Mayıs tarihlerinde Sulukule'nin dönüümüne dair fotoğrafların yer alacağı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Biz akl-ı selim İstanbullulara ise şunu bir kez daha sorgulamak düşecek : Hani şu "normal" insanlar, yani kentin üzerinde güya otorite sahibi olanlar, daha ne kadar çingene, travesti, eşcinsel, sokak hayvanı, sokak insanı veya sokak çocuğu, adı her ne olursa olsun görmek istemediklerini uzaklaştırarak yokolasıca egolarını şişim şişim şişirmeye devam edecek?